
Seh! İbnu Ebi Hasme anlatıyor: “Abdullah İbnu Sehl ve Muhayyısa İbnu Mes’ûd Hayber’e gittiler. O günlerde Hayber’le sulh yapılmıştı. ODnlar (hususî işleri için) birbirlerinden ayrıldılar.Muhayyısa, Abdullah İbnu Sehl’e rastladı; kan revan içindeydi, son nefeslerini verdi. Muhayyısa, arkadaşını orada defnetti ve Medine’ye döndü. Mes’ud’un iki oğlu Muhayyısa ve Huvayyısa, Abdurrahman İbnu Sehl ile birlikte (durumu haber vermek üzere) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın yanına gittiler. Yaşça hepsinin küçüğü olan Abdurrahman konuşmaya başladı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:Büyüğü büyükle, büyüğü büyükle! diyerek müdahale etti. Bunun üzerine o sustu, öbürleri anlattılar. Aleyhissalatu vesselâm:Elli yemin yapıp arkadaşınızın diyetini hak etmek ister misiniz? buyurdular. Onlar:Nasıl yemin ederiz, ne şâhid olduk, ne de gördük! dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:Yahudiler elli yeminle sizi tebrie etsinler mi? buyurdular. Onlar:Biz kâfir insanların yeminine nasıl itibar ederiz? dediler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm onların bu halleri üzerine, adamın diyetini kendi nezdinden ödedi.”Buhari, Diyat 22, Sulh 7, Cizye 12, edeb 89, Ahkâm 38; Müslim, Kasame 1, (1669); Muvatta, Kasame 1, (2, 877, 878); Ebu Davud, Diyat 8, 9, (4520, 4521, 4523); Tirmizi, Diyat 23, (1422); Nesai, Kasame 3, (8, 5-12).





