
Vâil İbnu Hucr İbni Rebîa (radıyallahu anh) anlatıyor; “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın sağlığında, namaz kılmak maksadıyla bir kadın evinden çıkmıştı. Yolda ona bir erkek rastladı. Kadına çullanıp ihtiyacını giderdi. Kadın bağırdı, adam ise sıvıştı gitti.(Çığlığı üzerine) kadına bir erkek uğramıştı. Ona başından geçeni anlatıp, bir adam bana böyle böyle yaptı dedi. Sonra, bir grup muhacire rastladı, başından geçeni onlara da anlatıp: “Bir adam bana böyle yaptı!” dedi. Hep beraber yürüyüp, kadının kendisine tecavüz ettiği kimseyi yakalayıp kadına getirdiler. Kadın:- Evet bu odur? dedi. Sonra adamı Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in yanına götürdüler. Resûlullah adamın recmedilmesini emrettiği sırada, kadına tecavüz etmiş olan kimse kalkıp:- Ey Allah’ın Resûlü, suçlu benim! diye itirafta bulundu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadına:Git. Allah günahlarını affetti dedi. Zan altında kalmış olan kimseye de güzel sözler söyleyip (gönlünü aldı). Mütecavizin recmedilmesini emretti ve recmedildi.Sonra Resûlullah şunu söyledi:Bu adam öyle bir tevbe ile tevbe etti ki, böyle bir tevbeyi Medine ahalisi yapsaydı kabul edilirdi.Tirmizî, şu ziyadede bulunmuştur: “Vâil (radıyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in kadına mehir takdir edip etmediğini zikretmedi.”Tirmizî, Hudud 22, (1452); Ebû Dâvud, Hudud 7, (4379).





